Yaralı Ruhların Gür Sesi: Müslüm Baba

Tabip asteğmen olarak askerliğimi yaparken birliğe yeni katılan erlerin muayenesini yapma görevimiz vardı. Madde bağımlılığı ve kendine zarar verme eğilimi olanlar intihar risk grubunda olduğu için silah kullanmayacakları görevlere ayrılması gerekirdi. O dönem henüz psikiyatriye başlamamıştım, bizden istenen tek şey vardı; bedeninde kesi, yara, skar ya da enjeksiyon izi olanları belirlemek. Asker bakışıyla bedensel yaralar ruhsal yaraların yegane kanıtı kabul ediliyordu, sanırım pek haksız bir yargı da sayılmazdı. İşte, o zaman bu ülkenin ruhu yaralı çocuklarının oranının ne kadar fazla olduğunu gördüm ve çok şaşırmıştım. Daha sonraları psikiyatri pratiğimde kendi bedenlerini yaralayan bir çok hastam oldu. Sadece sosyoekonomik düzeyi düşük arabesk bir kültürün sonucu değil, gelişmiş ülkelerde de sıkça görülen bir psikiyatrik durum olduğunu da meslek yaşamımda bizzat şahit olacaktım. Elbette bir hastalığı sadece geçmiş yaşantıların ve çevrenin etkisi ile açıklamak eksik olur, biyolojik etkiyi de göz önüne almak gerekir. Müslüm Gürses’in biyografisinden oluşan filmi izlerken, kendini yaralama davranışının psiko-dinamik nedenlerini anlamamıza yardım edecek çok önemli bir hikaye barındırdığını görülecektir. Hatta sadece nedenleri değil, nasıl tedavi edileceğinin de ipuçları var filmin hikayesinde. 

Filme geçmeden önce kendini yaralama davranışı nedir bunu ele almak isterim. Kendine zarar verme davranışı sadece kendini kesmekten çok daha fazlası. Örneğin aşırı alkol madde sigara kullanımı, bazı risk içeren sporlar, hızlı araba kullanma, aşırı ve uygunsuz yeme, piercing dövme gibi kültürel kabul gören davranışlar da kendine zarar verme davranışı içinde kabul edilmekte. Bu davranışın nedenleri araştırılırken yeni kafese koyulmuş hayvan tepkileri ile insanların tepkilerinin benzerliği dikkat çekiyor. Kendine zarar vermeye yol açan dört stres yapıcı etken belirlenmiş insan ve hayvanda. Bunlar: İzolasyon, kalabalık, ayrılma ve sınırlandırılma… Araştırmacılar kendini yaralama davranışında düşüncenin eylemi başlatmadığını aksine onu kontrol etmeye çalıştığını belirtiyor. Yani eylem bir içsel ‘yaralama impulsu’ (dürtüsü) sonucu oluşuyor, buna ait düşünceler ise onu takip ediyor. Bir çok hasta bu davranışı stres, kaygı, endişe ve öfkeden kurtulmak veya gerginliği azaltarak rahatlamak için yaptığını belirtiyor. Ayrıca hastalar bu davranışları neden yaptığını açıklarken ‘kötü hisleri durdurmak’, ‘yaşadığını hissetmek’, ‘kendine yabancılık hissinden kurtulmak’, ‘acı bile olsa bir his yaşamak, hissizlikten kurtulmak’ gibi ifadeleri de sıkça duyarız. Elbette isyan, intikam, var olma çabası gibi bir çok başka psikolojik dinamik de bulunmaktadır. 

Müslüm Gürses’in filmini izlerken neden hayranlarının ona ‘baba’ dediğini düşündüm. Bedenini kesen bu ülkenin ruhu yaralı çocukları onun müziğinde nasıl oluyordu da kendilerini buluyordu. Şarkılar nasıl da ortak yaralara dokunuyor ve hep benzer yaraları olanlar bu şarkılar etrafında toplanıyordu. Bunun cevabı Müslüm’ün kendi hikayesinde gizliymiş meğer ve sanki hikayesini şarkılarının satır ve nota aralarına gizlemiş yıllarca. Müslüm’ün şarkılarını tarz ve sözleriyle dikkatle dinleyenler Müslüm’ün kendine ulaşır ve ona ulaşan da yaralı ruhlardan oluşan milyonlara. İşte o yaralı ruhların hem babası hem de onların en gür sesi. Kendi babasından kaçarken müziğe sığınan Müslüm, annesini ve kardeşlerini de kurtarmaya çabalıyor ama tam da bu kaçış çabası onları kurban olarak vermesine sebep oluyor. Ailesinden geri kalan küçük kardeşine de babalık rolünü üstlenmiş ancak onu da kendini kesen birisi olmaktan kurtaramamış. Belki de Müslüm müziğe sığınmasa ve bu yolda başaramasaydı kendini kesen biri olacaktı, bilemeyiz. Zaten aşırı alkol kullanarak dolaylı olarak kendine zarar veriyordu. 

Filmden bir kare.

“Dinleyin yeter duyun sesimi, benden daha yalnız değilsiniz ki, nedir bu karanlık nedir bu sessizlik, benden dertli değilsiniz ki, Uzanan elimi tutun ne olur benden daha güçsüz değilsiniz ki, Ağlamayın susun ne olur benden daha yalnız değilsiniz ki”

Kendini jiletleyen hayranlarının aşırı sevgi gösterileri nedeniyle olayların çıktığı meşhur Gülhane konserinde bir hayranı tarafından bıçaklanır. Sonrasında ‘bu insanlar ne istiyor’ diye soran gazeteciye ‘yas tutuyorlar’ diye cevap verir. Bir ömür boyu yas tutanları iyi tanıyordu çünkü bu kendi hikayesiydi. Aslında hepimizin dinleyici olarak kendini bulduğu veya şarkıcı olarak seslendirmek için seçtiği şarkılar, kendi hikayemizden izler taşır. “Şu dağlarda kar olsaydım, bir asi rüzgar olsaydım, arar bulur muydun beni sahipsiz mezar olsaydım” diye sorması belki de yıllar önce toprağa verdiği annesi ve kardeşlerinin sahipsiz mezarlarından ona seslenişini temsil ediyordu. “Şu bozkırda han olsaydım, yıkık perişan olsaydım, yine sever miydin beni simsiyah duman olsaydım” demesi ise yıkık perişan ve simsiyah bir duman ile sembolize ettiği kendisinin sevilmeye olan ihtiyacını anlatıyordu belki de. Aylar geçiyor, yıllar geçiyor ama çocukluk döneminde yaşanan acı dolu anlar geçmiyordu. “Şu yarada kan olsaydım, dökülüp ziyan olsaydım, bu dünyada yerim yokmuş keşke bir yalan olsaydım” duygusunu eğer bir şarkı ile sembolik olarak ifade edemeseydi belki de bedeninden gerçek kanların dökülmesi gerekecekti. Sanki o müzik ile hayata tutunabilmiş ve bir yere kadar kendi yaralarıyla baş edebilmişti. Onun kadar şanslı olmayan binlerce yaralı ruh da onun şarkılarına bu nedenle ihtiyaç duyuyorlardı.

Elbette sanat her zaman doğru kullanılmadığı gibi müzik de bazen kötüye kullanılır. Genelde alkol madde kötüye kullanımı, kişilik özellikleri ve müzik tercihleri arasında ilişki olduğu da bilinen bir gerçektir. Zaten müzik de psikoaktif maddeler ile birlikte ruhsal ağrıların self-medikasyonunda (kendi kendine ilaç alma) sıkça kullanılan bir katalizördür. 

Evet izolasyon, kalabalık, ayrılık ve sınırlandırılma gibi stresörlerin dört duvarı arasına sıkışmış zihinlerin, gerginlikten kurtulmak, kötü hisleri durdurmak ve rahatlamak için kendine çok çeşitli yollarla zarar vermek yerine alternatif yollar bulmaları önemlidir. Ruhsal yaraların iyileşmesi amacıyla stres, kaygı, endişe ve öfkeden kurtulmak veya gerginliği azaltarak rahatlamak için sanat ve müzik bu alternatif yollardan biri olabilir. 

    Paylaş...