Russian Ark (Rus Hazine Sandığı)

Rus Hazine Sandığı

Varoluş, aidiyet, kimlik sorunlarına cevap aranan içsel bir hesaplaşma ve yaşanan bilinçdışı çatışmalar…

Kendi gerçekliğini arama yolunda, kendine dışarıdan ve içeriden bir gözle bakmak gibi.

Kaza geçiren bir adam “gözlerimi açtım ve hiç bir şey göremedim” diye başlıyor hikayeyi anlatmaya.

Kaza; bilinçlenmenin önünü açan faydalı bir travmayı temsil ediyor sanki.

Sesin sahibi olan (görünmeyen) baş karakter milliyetçi, köklerini/ülkesini savunuyor.

Değişim, dönüşüm ve yenilenme dönemlerinde özlerini nasıl da koruduklarını anlatıyor.

Custine ise (avrupalı /yabancı diye adlandırılan) hikayeyi, muhalif ve bir anlamda kompleksli bakışla, dışarıdan bir gözle yorumlayan karakter.

İki zıt bakışın/algının uzlaşma çabalarından hakikat ışığı doğuyor adeta.

Toplumsal/kültürel özü tanımak için birlikte yol alan iki karakter, neden oraya getirildikleri sorusunun cevabını arıyorlar.

Müzenin “dehlizlerinde/gölgede” ilerlemeleri, kolektif bilinçdışını temsil ediyor.

Kolektif bilincin gördüğü resmi/tabloyu, anlamaya ve anlatmaya çalışıyorlar. Avrupalı olanın (kendi varoluş katmanında) tasarruf alanı biraz daha fazla. Bazılarıyla temas kurabiliyor, görülebiliyor.

Filmin sonunda (getirildikleri) müzenin aslında sisli bir denizde ilerleyen “gemi” olduğunu ve buradan çıkışın olmayacağını anlıyor sesin sahibi kahraman.

Tüm soruların yanıtını, sisli denizi görünce buluyor ve yabancının da onunla olup gerçeği görmesini/anlamasını arzu ediyor.

Ve ancak bilincin/denizin derinliklerinde, hazineyi/gemiyi bulabiliyor.

Filmde, toplumsal hafızanın, kötü hatıraları unutma/silme isteği ve bunun kolektifbilinçte mümkün olup olamayacağı da konu ediliyor.

Bir milletin, kendi tarihini, milliyetçiliğini sahiplenme, hatırda tutma, koruma ve gelecek nesillerle köprü kurma niyeti de taşıyor film.

“Benim için kurulmuş bir sahne mi burası acaba? Bana da bir rol düşüyor mu? Umarım bu tiyatro oyunu bir trajedi değildir” diyor kahraman. Bu soruyla hikayede/bütünün içinde yer alma fikri ve sorgulaması doğuruyor belki. Özdeşim kurma ve aidiyet ihtiyacı için de farkındalık sağlıyor.

Tarihi ve psikososyal bir okuma, sinema sanatı diliyle anlatılmış.

Paylaş...